Güneş (Tentürü) Ruhu
Artık gezegen ruhlarına veya metallere geçelim. Güneş ruhunun (tentürünün) kaynağı temiz, süptil ve mükemmel ateştir. Bunun anlamı, Güneş tentürünün diğer metal substrat (taban) veya tentürlerinden fazlasıyla üstün olduğu, ateşte kalıcı olduğu, ateşte uçmadığı, gitmediği, onun tarafından eritilmediği ve dahası tüketilmediği (yakılmadığı) ama onun sayesinde çok geçmeden daha harika ve saf olduğudur.
Böylece hiç bir sıcak veya soğuk Güneş tentürüne (ruhuna) zarar veremez ve diğer metal substratlar, tentürler veya başka tesirler tarafından etkilenmez. Bu sebeple ateş, kendi varlığını sürdürebilmesi için giyinmiş olduğu bedeni veya formu tüm talihsizliklerden ve hastalıklardan korur.
Formun sahip olduğu güç ve yetenekler kendisinden kaynaklanmaz, kendinde içerik Güneş ruhunun eserleridir ve bildiğimiz gibi Güneş’ in Merkür form (bedeni) vardır ve Merkür, ateşi besleyemez ve taşıyamaz, onda buharlaşır ama aynı zamanda ondan (ateşten) uzaklaşmaz, Güneş’te oldukça devamlı sabit kalır ve kendini onda tasdik eder.
Bu bizi kesin olarak şu düşünceye ulaştırır: Merkür, sabitliğini ve sürekliliğini Güneş’in ruhu veya tentüründen almaktadır; ve madem bu ruh Merkür’ de bulunabilmekte, onu alan insanların bedeninde de çalışabilmektedir. “Magna Chirurgia” da Güneş tentürü hakkında yeterince anlattığımız gibi, onu kullananları hastalıklardan koruma ve sağaltmakla kalmaz, sağlıklı ve uzun bir yaşam da bahşeder.
Benzer bir şekilde diğer metallerin güç ve özellikleri, Tanrı ve Onun hakikati hakkındaki aptalca dünyasal beşeri bilgelikten öğrenilmez, gerçek deneyimlerden öğrenilir; ve tüm ümitleriyle bu bilgeliğe yaslanarak çalışmayı deneyenler en acı surette yanılacaklardır.
Ay (Tentürü) Ruhu
Güneş tentürünü anlattıktan sonra Ay tentürünü ve Güneş’in ruhu kadar olmasa da yine mükemmel bir ruhtan yaratılan beyaz tentürü anlatmak kaldı. Yine de o, tüm Ay şifacılarının ve köy insanlarının da bildiği gibi hem saflıkta hem de incelikte ondan alttaki tüm metallerden üstündür, çünkü paslanmaz ve Satürn’e benzer diğer metallerin tersine ateşte kaybolmaz.
Ateşte yok olmaması, onun kendinden sonraki metallerden çok daha üstün olduğunu gösterir, çünkü görünür bir deformasyon ve zarar almadan sürekli ateşte durabilir. Buradan da açıkça görülebileceği gibi kendi fiziki bedeninde Merkür’ü temsil ediyorsa, kendinden başka bir forma (bedene) geçmesiyle hangi etkileri yaratabilir?
Bu takdirde zayıflık ve güçsüzlüklerden, belalardan korumuş olmaz mı? Evet, kesinlikle evet; kendi formunda Merkür’ü yaratabiliyorsa insanların bedeninde de aynı şeyi yapabilir. Sadece sağlığı korumakla kalmaz, uzun ömür verir ve hatta ortalama yaşam süresini aşan kişilerde dahi hastalıkları ve güçsüzlükleri iyileştirir.
Tabii ilaç ne kadar üstün, hassas ve mükemmelse o denli başarılı tedavi eder. Ancak sadece hızlı ve kolay çürüyen otlarla, bitkilerle ve benzeri şeylerle şifa sanatını icra eden cahil şifacılar var. Bu şifacılar, benzer maddeleri kullanırken güvenilir ve kesin bir iş çıkarmayı deniyorlar ama nafile, ayakları yere basmadığı için başarısız oluyorlar.
Onlar hangi konuda düzgün düşündüler ki zaten? Kendi üniversitelerinde hiç iyi bir şey öğrenmediler ve yeniden sil-baştan öğrenmeleri gerekse, bunu kendilerine yapılmış bir ayıp sayarlar, bundan da anlaşılacağı gibi, eski cehaletlerinde ısrarcı kalmayı sürdürürler.
Kaynak:
MAJİK ARHİDOX/ I, II
Simya ve Maji
PARACELSUS
