İçeriğe geç

Büyüler ve Büyü Sembolleri

Büyüler

Büyülere, büyülerin kaynağına ve esaslarına geçmeden önce, büyüleri kimlerin icat ettiğini, kimlerin hangi amaçlarla kullandığını ve gittikçe nasıl suiastimal edildiklerini anlatmamız gerekecek.

Büyüler ve Semoboller

Büyülerin kaynağı Babil ‘dlir, Babil ‘de çoğalmışlardır ve yayılmışlardır, sonra Mısır’a, oradan da İsrailoğullarına gitmişlerdir. En sonunda da biz Hristiyanlara gelmişlerdir. Büyücüler onları çok iyi bilirler, onlara ileri derecede itimat ederler, öyle ki kaba ve cahil akıllarıyla büyülere dua ve inançtan çok daha fazla güç ve etki atfederler. Kendi spekülatif kavrayışlarının neticesi olan bu durum, muhakkak surette yargılanmayı hak eder ve hiç kimse ona güvenmemeli ve yaslanmamalıdır. Onlar, ısrarcılıklarıyla aldıkları cezayı hak ettiler. Büyülü sözlerin, yaptırım gücü olduğu halde hiç bir mag veya bilge onları suistimal etmez, çünkü Rab ile, Onun söz ve emirleriyle çelişmesi anlamına gelir, aynı zamanda kutsal Tabiat ile zıtlığa düşürür. Çünkü ruhlar, gerçeği açıklamaya mecbur edilemezler.

 

Bazen her ne kadar büyük tantanalarla, yüksek gurur ve kibirle gelseler de, ruhlara baskı yapılmamalı, büyülü sözlerle dayatma yapılmamalıdır, zira gerçeği sadece inanç ortaya çıkarabilir. Hazırladıkları büyüleri uygulamak ve gerçekleştirmek isteyen tüm büyücüler, kendi iradelerini yerine getirmeleri için ruhları zorlamak, baskılamak, çarpmak ve işkence etmek isteyen tüm ruhçular, soymak ve öldürmek için ormanlık ve diğer yerlerde pusuya yatan birer hırsız veya soyguncuyu andırırlar.

 

Ve Tanrı izin verdiği müddetçe, ama daha fazla değil, öldürebilmekte ve hırsızlık yapabilmekteler. Ancak vakit dolduğunda canavarlıkları ve fenalıkları açığa çıkmata ve en gaddar ve akıllısı dahi kendini gazaptan kurtaramamaktadır. Bundan ötürü tekine soygundan idam cezası kesilir, diğeri mahkum edilir ve ipi cellatın eline verilir. Ancak, evleri soyan ve hırsızlık yapanları kafamıza gore cezalandıramayız. Büyücüler de, Rab Tanrı izin verdiği müddetçe ve Onun laneti pahasına ruhları celp ederler, majikal formüllerle cezalandırır ve acı çektirirler. Ve hesaplaşma vakti geldiğinde, deyim yerindeyse kendi ektiklerini biçmek zorunda kalırlar.

büyülü sözler

Büyücü, ruhların da sıkça iddia ettikleri gibi, mesela majikal formülleri hatalı söylemiştir veya (majikal) çemberi ruhların istediği şekilde (olması gerektiği gibi) çizmemiştir. Büyülerin yanlış yapılması, dairenin yanlış çizilmesi, yeterli hazırlığın ve odaklanmanın sağlanmaması, yanlış veya sahte damga ve mühürlerin kullanılması ve benzeri tüm diğer hatalar için büyücü cezalandırılmak zorunda bırakılır. Cezanın kesilmesiyle tüm borçları, önceden kendi hazırladığı parayla nakden ödenir.

 

Ruhlar, onun hak ettiği ödülü verirken, özel bir işaret bırakırlar, büyücünün boynunu kırmazslarsa en azından bedenini sakat ederler. İnsan işte böyle kendi celladı haline gelir. Bu yüzden ritüel majisyenler, yapıp ettiklerini iyice düşünsünler. Zihinlerini tıpkı bir ayna gibi kullansınlar.

 

Düşüncesizlikleri nedeniyle veya yaptıkları zararlı işlemler sebebiyle ruhlara köle olmamaya dikkat etsinler. Onların itaati altına girmemeye ve kendi cellatları haline gelmemeye baksınlar. Ama bu olursa, ruhlar artık daha fazla kötü muamele edilmeye izin vermeyeceklerdir.

 

İnsanlar, daha tek bir işlemi sonlandıramadan evvel bir köle konumuna gelecekler ve effendi-ruhların tüm dediklerine teslimiyetle boyun eğmek zorunda kalacaklardır. Bir cellat da aynı şekilde davranır; cezalandırılması gereken kişiden çekinmesi ve şefkat göstermesi söz konusu değildir. Suçlunun yalvarışlarından etkilenmez ve yalnızca görevinde bulunduğu efendisinin emir ve iradesini yerine getirir.

büyücü

Fakat bu durumda bile kötü ruhlar, Yüce Rabbin emri olmadan işe koyulmayan, hiç bir şekilde inisiyatif kullanmayan birer İlahi cellattır sadece. Tüm büyülerin Rabbe karşıt olduğunu, Onun sözlerine, İlahi Yasalarına ve kutsal Varoluş düzenine zıt nitelikte olduğunu iddia ediyorum ve bundan eminim. Bunların her tür kullanımına yasak getirilmiştir, ruhlara olduğu kadar otlara ve taşlara büyü yapılması yasaklanmıştır, en çok da insanların zararına olan büyüler yasak edilmiştir. İnsanları kendi arzularının hizasına getiremedikleri için zor kullanan, onlara iradeleri ve karakterleri haricinde bir şeyleri yaptırmak için çekinmeden büyü yapan (kutsal kitapların ve birçok örneğin gösterdiği gibi) bir kafir gibi davranmak bize yakışmaz.

 

Bu nedenle hem büyücülükle uğraşan hem de kötülükte onları taklit eden herkes düpedüz birer düzenbazdır. Onları sonunda çok ağır cezalar beklemektedir. Rabbin öfkesinden once de Şeytan, en korkunç suçlarla onları itham etmektedir! Bu tür işlere bulaşanlar, uğrayacakları ıstırapları öngörebilselerdi, belki de binlercesi tövbe edecekti.

Büyü Sembolleri

büyü sembolleri

Sözlere ve sembollere de inanmamalıyız. Çünkü şairler ve büyücüler, sırf kendi hayal güçlerinden ürettikleri, hiç bir aslı astarı olmayan, doğru bir temeli bulunmayan ve gerçeğe aykırı olarak uydurulan kelimeler ve sembollerle birçok büyücülük kitabı yazdılar ve aslında hiç birinin de kuruş kadar değeri yoktur.

 

Akılları boş yere bu saçmalıklarla doldurmamak için kağıtlara ve parşömenlere çizdikleri bu semboller hakkında susmayı tercih edeceğim. Bu insanların arasında, ara sıra hala görünen bir gelenek vardır. Uydurdukları sembolleri insanlara dayatmakla kendilerine saygı duymayı garantilemeye çalışırken ve hiç kimsenin duymadığı en güzel sözleri sarf ederlerken, bunların kendiliğinden akıllarında doğduklarını iddia ederler.

 

Bu yüzden söylenen harfleri, sözleri ve sembolleri fark edebilmemiz için mutlaka tam bir bilgiye sahip olmamız gerekir. Bunlar arasında öyle sözler vardır ki, Latin, eski Yunan veya İbrani dillerle hiç bir benzerlikleri yoktur, hatta bilinen hiç bir dille yakınlıkları yoktur ve hiç kimse ne onları öğrenebilir, ne araştırabilir ne de başka bir dile tercüme edebilir. Bu yüzden ben haklı olarak her önümüze çıkan harfe, sembole veya söze inanmamız gerekmediğini söylüyorum, bunlardan yalnızca gerçek olduğundan emin olduklarımızı ve temel hakikatlerle bağı kanıtlanmış olanları dikkate almalıyız.

büyü kelimeleri

Hangi kelimelerin ve sembollerin doğru ve gerçek olduklarını açıklamadan evvel bunlardan ikisini hatırlatalım ve açıklayalım. Çok daha fazlası bulunduğu halde, özellikle bu iki sembole özel bir değer atfedelim ve tüm diğer sembol, mühür ve tılsımlardan öncelikli ve özel tutalım. Lütfen şekillerine dikkat edin.

 

1- Çapraz olarak iç içe geçmiş iki üçgeni, yedi iç parça ve altı köşesi olacak şekilde resmedip çiziyorlar. Bu şeklin tam ortasına Tanrı’nın yüce ismi “Adonai”, kendi gerçek halinde yazılır. Bu, önceden konuştuğumuz sembollerden biridir.

 

2- İkinci sembol, az öncekinden daha güçlü ve daha etkilidir. Onun üç çapraz kenarı, karşılıklı kesişmekte, beş iç bölüme ayırmakta ve beş köşesi bulunmaktadır. Bu beş köşeye Tanrı’nın en büyük ismi, yani “Tetragrammaton”, doğru sıralamada yazılmaktadır.

 

Bu sembolleri çizebilirdim, ancak birçok yerde ve kitapta kolayca bulunabildikleri için buna gerek duymuyorum. Bazı İsrailliler ve Yahudi büyücüler bu iki sembolden fazlasıyla faydalanmaktan çekinmediler.

 

Çok kişinin saygı duyduğu ve büyük bir sır olarak koruduğu bu semboller o kadar güçlüdür ki, herhangi bir söz veya sembolle yapılabilen tüm işlemler, ikisiyle hatta sadece tekiyle de yapılabilmektedir. Başka hiç bir büyü kitabında ve hiç bir sayfasında, kötü ruhlara ve şeytana karşı, büyücülerin sihirlerine ve tüm hilelerine karşı buna benzer bir etki gücüne sahip başka bir sembol bulamazsınız. Çünkü bu ikisi, gerçekten de ruhen ve aklen iradesine ve yapısına ters işler yapmaya zorlanan kişileri özgürlüklerine kavuşturabilmektedir. Kişiye bedensel bir zarar ve acı verildiğinde, bu şekiller yirmi dört satte büyüyü bozabilirler. Bunun için belli bir gün ve saatte yapılmış ekmeğin veya (hamurdan yapılan) benzeri yiyeceklerin üstüne damgalanırlar ve büyülenen kişiye yedirilirler.

sembol ve majikal araçlar

Bu gibi vakalarda, birçok diğer araç da faydalıdır ve yardım etmektedir. Fırtınalar ve mevsimlerle ilgili konuda bahsedeceğim. Kısaca şöyle diyelim: bu iki sembol, büyücülerin kullandığı, önceden söylediğim sembol ve majikal araçlar kadar ve hatta daha da güçlü ve doğrudur ama sadece onlara inanmak koşuluyla; büyücüler bunu bilseler, tüm sembolleri, kelimeleri, isimleri, işaret ve şekilleri, tılsımları, Süleyman’ın kutsanmış mühürlerini, taçları, asaları, yüzük ve kuşakları bir anda fırlatıp atacaklardı ve ayrıca tehlikeli deneylerinde celp ettikleri, majik sözlerle itaat ettirmeye çalıştıkları ruhlardan korunmaya dair akla gelebilecek tüm güvendikleri o ritüellerden de vazgeçeceklerdi.

 

Gerçeği söylemek gerekirse, esasta kirli ruhlara karşı sadece özgün tılsımları kullanmak gerekir ve bu ruhlar, özellikle de elementaller, bunlardan ölümüne korkmaktadırlar. Bununla birlikte tüm bu majik araçları güçlendiren ve etkinleştiren, inancın gücüdür. Fakat bazıları, fesat duygularla ve haksız surette, Tanrı’nın adının boş yere anmasının yasaklandığı, Musa’nın, birinci tabletinin üçüncü yasasını çiğnediğim hususunda serzenişte bulunabilirler.

 

Hangi bilge bunu yaptığımı söyleyebilir veya hangi insan, Tanrı’yı gücendirdiğimi iddia edebilir? Sembolleri bu amaçla kullanmıyorum ve olaya ruh çağırıcılarının veya büyücülerin baktığı gözle bakmıyorum; ancak sadece son çare durumunda ve insanlara yardım etmek için Onun adına başvuruyorum.

 

Başka bir deyişle, büyük güç ve tesir içermelerine rağmen ilaçların, altın özün, antimonun veya diğer gizli formüllerin fayda etmediği rahatszılıklarda kullanmakla yetiniyorum. Bir hekim, tüm hastalıkların ilk sebebini bilmelidir; hangisinin temiz olmayan et veya içecekten, hangisinin elma, ot veya başka bir sebze-meyveden kaynaklandığını bilmelidir. Şifalı bitki ve köklerin sırlarını bilmelidir. Bunun yanında hastalığın sebebi minerallerse, bilinen metallerin gizli formülleri ile tedavi etmelidir, çünkü bu vakalarda şifalı ot ve köklerin gücü yetmez. Yine buna benzer bir şekilde, hastalıklar göksel tesirlerden kaynaklıysa, az evvel bahsi geçen hiç bir giz veya formülün yararı olmaz.

göksel tesirler

Bu rahatsızlıklar astrolojik ve göksel tesirlerle giderilir. Ve son olarak, şu veya bu hastalık, şu veya bu bela insana doğaüstü bir yolla bulaşmışsa, büyü ve herhangi majikal bir işlem neticesinde oluştuysa, saydığımız üç ilaçtan hiç biri yardım edemez. Bu durumda mutlaka bahsini ettiğimiz majikal bir araca başvurmalıdır.

 

Hatta günümüzde de benzer büyücülüklerden nasibini alanların birçoğu, bunlardan tamamen bihaber olan cahil hekimlere gitmekteler. Ancak daha beterlerine de denk gelmişlerdir, benim yaptıklarımın sahtekarlık olduğunu, Tanrı’ya karşıt işler yapıldığını ve isminin boş yere anıldığını söyleyenler de vardır. Öte yandan bu işlemleri insanın zararına yapmış olsaydım, Tanrı’ya küfür etmiş olurdum ve ruhları, insanları, otları, kökleri ve taşları Onun ismiyle büyüleseydim ve lanetleseydim, Onun adını boş yere andığım ve hakaret ettiğim konusunda şüphesiz haklı olurlardı.

 

Teologlar ve sofistler, bu konularda düşündüklerini saklamıyorlar. Benim de söylediklerimde, gerçeğe aykırılık teşkil edecek bir unsur yok, kaldı ki benimle aynı fikirde olmak zorunda da değiller. Bana “büyücü”, “ruh çağırıcı” ve “Tanrı yasalarını aşağılayan” gibi isimleri takıyorlar ama benim böyle hakaretlerle ve sitemlerle uğraşmaya niyetim yok. Zaten açıkça da görüldüğü gibi, hakkımdaki bu saldırıların, İsa’yı cumartesi günleri hastaları şifalandırdığı için suçlayan ve hakaret eden Yahudiler ve Ferisilerden abartısı yok. Ona da cumartesi yasağını ve Tanrı’nın kuralını çiğnediğini söylemişlerdi, ikram edilen ekmeği yemek zorunda kalan Davud’u da buna benzer suçlamışlardı.

 

Tüm bu suçlayanlara ve iftiracılara nasıl ve ne şekilde yaranabiliriz, söyler misiniz lütfen? Hayvanlar ve taşlar konuşmayı öğrenir de cahiller saçmalamaya bir son vermezler, bu da yakında olacak iş değil ve ne yazık ki ancak o zaman huzur bulacaklar.

 

Kaynak:

MAJİK ARHİDOX/ I, II
Simya ve Maji
PARACELSUS

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir