Havari Petrus, iblislerin insanları ele geçirmesi üzerine çokça yazmıştır. Yaptığı ikazların doğru anlaşılması için sözlerini bir miktar açmakta yarar var. Havari, tüm olayı iki söze indirgemiştir, onlar da oruç ve duadır. İlk başta önemsiz görünen bu öneriler aslında son derece kıymetlidir ve üzerinde iyice düşünüldüğünde anlamı açığa çıkmaktadır.
Ve Petrus, tüm içtenliğiyle “Uyanık olun, ayık olun, çünkü düşmanınız Şeytan, kükreyen bir aslan gibi etrafta dolaşmakta ve yutacak birilerini aramaktadır.” diye bizleri uyarmakta ve yalnızca sağlam bir inancın, düşmana karşı koyabildiğine dikkat çekmektedir. Havari, ayıklık konusundaki ilk sözlerini de açıklamakta ve şöyle demektedir: “Oburluk ve sarhoşluğa teslim olmayın.” Çünkü sarhoşluk, tüm kötülüklerin ve değersizliklerin (günahların, kusurların) kaynağıdır ve Şeytan’ın teşvikiyle alkolikleri yaratmaktadır.
Yiyip içmede mutlaka ölçülü olun ve kalbinize yük getirmemeye dikkat edin. Şeytan gözle görülmese de her an her yerdedir. O, (bedensiz) bir ruhtur ve tüm kara büyülerin ustasıdır. O, tüm dünya çapında her bir anda dilediği yerde bulunabilmektedir. İnsanların dünyada yapıp ettikleri tüm kötülüklerin yaratıcısı, eserlerinin sahibi ve etkili ismidir.
O, kedinin fareyi gözetlediği gibi insanlığı gözetlemektedir. Sonra mideniz şarapla dolduğunda hızla yakalamakta ve tuzağına düşürmektedir. Böylece her tür günahı içinize sokmakta ve kötü insanları ve suçluları ipe dizen bir cellat misali güçlerine yön vermektedir. İçlerindeki çeşitli günah, tuzak ve tahrikleri tetiklediği sarhoşları umutsuzluğa düşürmekte veya bedensel yıkıma sürüklemektedir.
Bu yüzden siz Epikürosçular, siz, sarhoş insanlar, ayrıca gece ve gündüz şarap içen askerler, kendinize artık biraz daha fazla dikkat edin! Aşırı yiyip içen bir asker, bir sığır gibi, mesela domuz gibi olur ve tıpkı bir domuz gibi, yaklaşan ölüm saatinden habersizdir. Aziz Petrus’un ayıklık konusundaki ilk sözlerinin anlamını açıkladık. Şimdi de “uyanıklık” kelimesiyle neler demeye çalıştığına bakalım. Aziz Petrus’un yukarıdaki sözlerle dile getirdiği şey, şu şekilde ifade edilebilir: Doğruluk ve hak yolunda gidin, zayıf ve korkak olmayın, cesur olun, adam olun.
Şeytanın insanları ele geçirdiği ve onları kuşattığı tüm kötü düşüncelere ve şeytani (obsesif ) takıntılarınıza bir son verin, içinizden söküp atın, çünkü onun kıskacına girmek, ancak insanın kendi fesat düşüncelerinin kanalıyla olur. Bu yüzden tüm bu düşünceleri temizleyin, uzağa gönderin ve her daim Tanrı’nın suretini gözünüzde canlandırın, Ona dua edin ve O, düşüncelerinizin tek mülkiyet sahibi olsun.
Ona ve evlatlarına benzemeye çalışın ve o zaman Kutsal Ruh’u size inecek, sizi koruyup yönetecek ve tıpkı aynı şekilde Kutsal Ruh tarafından korunmaya alınan Pavlus ve diğer havarilere yaptığı gibi, merhametinin mucizelerini size tebliğ edecek. Bu nedenle Tanrı’nın adımlarını takip edin, Şeytan’ı ve tüm kötü, günahkar düşünceleri uzağa gönderin. Yanılsama, cezbedilme ve ayartılma durumunda bu istenmeyen düşüncelere kapılabiliriz ve Şeytan’ı bizzat kendimiz çekebiliriz, onu fiziksel olarak misafir edebilir, yanımızda tutabiliriz. Devamında çaresizlik hissine kapılabilir ve Yehuda, Ahitofel ve birçok diğer isim gibi kendi hayatımızı yok etmeye kadar götürebiliriz.
Peki, havari Petrus “uyanıklık” kelimesi ve manasını nasıl açıklardı? Bu kelimeyle, karteziyanların ve diğer manastır rahiplerinin vaaz edip uyulmasına dikkat ettiğinin aksine, uykudan kaçınılması gerektiğini kesinlikle kastetmiyordu. Tanrı uykuyu yarattı, bize uygun buldu ve ilk başta onu Adem’e verdi. Bundan dolayı tüm insanlar gereken zamanda ve ihtiyaçları kadar uyumalıdır. Ve son olarak, Petrus’un sözlerini nasıl bitirdiğine bakalım: “Sarsılmaz bir inançla Şeytan’a karşı koyun”, başka bir deyişle, Rabbin sözünden dönmeyin ve merhametinden kuşku duymayın.
Vicdanınızı ağırlaştırmayın ve kalbinizi endişeye teslim etmeyin. Her ne olursa olsun, Tanrı’nın sizi kollayıp korumadığına, unuttuğuna veya sizi merhametine layık bulmadığına inanmayın; Onun iradesine uymadığınızı, yasaklarını çiğnediğinizi ve birçok hatalar işlediğinizi varsayıp, artık ona gidemeyecek bir kişi olduğunuzu asla düşünmeyin. İyisi mi İsa’nın, günahkarın ölümünü arzu etmediğine, düzeltilmesi (şifalanması, tedavi edilmesi) ve yaşaması gerektiğine dair sözüne tam olarak güvenin.
Sonuçta O, dünyaya beşeri günahları ödemek için geldi ve dediğini yerine getirdi. Kutsal Kitap, inancı zayıf olanları teskin etmeye ve huzura kavuşturmaya yönelik buna benzer rahatlatıcı sözler içerir. İnsanlar bu sözlerin yardımıyla vicdansızlığa düşmeye ve Şeytan’a uymaya karşı koyabilirler, onlardan kurtulabilirler ve bir daha cazibelerine kapılmaktan korunabilirler.
Kaynak:
MAJİK ARHİDOX/ I, II
Simya ve Maji
PARACELSUS