İki tür rüya vardır, biri doğal, diğeri doğaüstü rüya. Rüyalarda, burada bahsetmemiz gereksiz çok çeşitli hayalet ve vizyonlar görünmektedir, çünkü bunlar genellikle kederin, ruhsal bunalımın veya zihinsel karışıklığın, kirli beden veya düşüncelerin sonucudur. Yani beyin ve zihnin, beşeri meşguliyetine has ürünleridir.
Böylece oyuncular, rüyalarında kart oyunları görürler, büyük kazançlar elde eder ve kaybederler; askerler, askeri manevralar, malzemeler, silahlar, barut ve her tür askeri teçhizatlar, zafer ve yenilgiler görürler; Baküs’ün çocukları ve zavallı alkolikler, enfes şaraplarla dolu devasa kadehleri devirdiklerini ve göbekleri çatlarcasına yedikleri diğer yemekleri görürler; korsanlar, soydukları malları ve insanları; haydutlar, öldürdükleri insanları, hırsızlar, soygunu; gerdeğe girecek damatlar ise hafifmeşrep bakireleri görürler.
Bu vizyonları çağıran, uyuyan insanlarla oynayan, onları kandıran ve özendiren gece ruhudur. Bu tür şeyler, kanda ve beyine kaynayarak söndürmesi zor, çoğunlukla da zührevi ailelerde görünen bir yangını tutuştururlar. Birçok harikülade sanat ve bilim eseri, rüyalarda gösterilmektedir. Bunu, söz konusu insanların sanata düşkünlükleri ile açıklıyorlar. Sanatçıların hayal güçleri o kadar yüksektir ki hemen hiç bir zaman onları terk etmemektedir ve hatta rüyalarında dahi, sanatların filozoflar tarafından verildiğini iddia edecek denli hayal etmeye devam etmektedirler. Bu sık rastlanan bir olgudur ama görünen rüyaların birçoğu hafızadan uçup gider. Bazıları sabahın erken saatlerinde uyanıp şunun gibi sözler sarf ederler: “Bu gece harika bir rüya gördüm, sanki Merkür’ün ta kendisi önümde bedenliydi (veya başka bir filozof) ve bana (şu veya bu) sanatı öğretti.
Ne yazık ki aklımdan tamamen uçtu ve hiç bir zaman hatırlamayacağımdan korkarım.” Eğer böyle bir durum olursa, yatak odasını terk etmeyin, kimseyle konuşmayın ve unuttuklarınızı hatırlayana dek tek başınıza bekleyin.
Doğal rüya ve görüler için bu kadar konuşmamız yeterli. Son bir şey ilave etmem gerekirse, aslında ruhumuzu sevindiren, acı veya kahır veren rüyalar genelde tersine çıkarlar, bu yüzden bu görülere her zaman güvenmemiz gerekmez. Ancak diğer rüyalar, doğaüstü (metafizik) rüyalar, kuşkusuz Tanrı’nın bize indirdiği gerçek birer elçi veya mesajdır ve meleklerle iyi ruhlar son çare durumunda bize görünmektedir.
Hatta bebeği bulmak için çok uzun bir yol kateden üç bilge ile aynı şey olmuştur. Sonra onu bulduklarında, Hirodes’a dönmek ve çocuğu buldukları yeri söylemek zorundaymışlar. Ancak Tanrı’nın meleği rüyalarında görünmüş ve şunu müjdelemiş: “Ona dönmeyin, başka bir yoldan kendi ülkenüze gidin.” Tanrı, Hirodes’in yalancı kalbini biliyormuş ve arzusunun yerine gelmesine müsaade etmemiş.
Mısır’a yola çıkan Yusuf’a da benzer bir rüya görünmüş, tıpkı aynı şekilde Ananias, Cornelius ve doğaüstü rüyalara sahip birçok kişiye de vizyonlar görünmüş. Bazen benzer rüyaları çağdaşlarımız da görmekte ama hile olmadıkları halde onlara önem atfetmemekteler. Başka çaremiz kalmadığında dua ederek bu görüleri Rabbimizden alabileceğimizi bilmeliyiz. Ancak duaları temiz bir kalple, hakiki ve sarsılmaz bir inançla etmeliyiz ve o zaman O, meleğini bize yollayacak, melek görünecek ve ruhsal öğütlerini verip, kararlarını bildirip ümit aşılayacaktır. Barlaam, yedi görüde çok ustaymış ve dilediği takdirde her gece görü alabiliyormuş.
Bununla birlikte, Kutsal Kitap ona oldukça kuşkulu bir ismi, Mecusi adını vermiş Kutsal Kitap hiç bir ayırım yapmadan, doğal elementlerin güçlerini bilenlerin tamamına Mecusi demiştir. Yine de bu eşyalara özel bir dikkat yöneltmek gereklidir. Rab, havariler gibi basit bir yaşam sürmemizde ısrar etmiştir, istismar etmememiz ve yakınlarımıza zarar vermememiz için, böylece hem bedeni hem ruhumuzu mahkum etmemek için Doğa’nın ötesindeki yüksek, karmaşık ve gizli olguları aramamızı istememiştir. Bu doğaüstü olgulara son derece özenli ve dikkatli yaklaşmamız gerek.
Öte yandan İncil’in söylediği tüm Mecusiler öyle değildir, çünkü o halde Doğu’ dan gelen üç bilgenin de en büyük Mecusi olması gerekir, çünkü tüm sanatlar, özellikle de doğaüstü olanlar, kendinden öncekilerden türemiştir ve zamanının ilerisinde olmuştur. İşte bu yüzden İncil onlara Mecusi değil “bilge” sıfatını vermiştir, ki bu kişiler sanatlarını ve okült bilgeliklerini asla ve hiç bir şekilde sitismar etmemişlerdir.
Maji, inanç gücünü ve etkisini ortaya çıkaran, gösteren ve ilan eden bir sanat ve bilimdir. (Kara) büyücülük, bu sanatın istismarıdır ve şayet istismar yoksa, ona bu ismin verilmesi doğru değildir. Rüyalarla ilgili daha ayrıntılı konuşacak olursam, bazı insanların rüyalarında ruhsal olarak Rab katına çıktıklarını söylemeliyim. Bu kişiler, Onun İhtişamıyla yüz yüze gelmekteler ve seçilenler sevinçlerini, mahkumlarsa cezalarını son günlerine dek asla unutamazlar.
Tüm bunları ruhsal olarak görmenin mümkün olduğunu teyit ediyorum. Tanrı’nın lütfünü gerçek bir inanç ve dua ile aradığıımızda ve ricacısı olduğumuzda, tıpkı İlyas veya John gibi Onun tüm sırlarına erebiliriz. Bu görüler kuşku götürmez ve gerçektir ve onlara daha çok güvenmeliyiz; aynalar, kristaller, beriller, çiviler, çözeltiler ve büyü kitaplarında yazılan tüm diğer yalanlara ve sahtekarlıklara karşı birer gerçektir ve inanmayı hak etmekteler. Bazen ruhlar böyle bir atmosferde konuşabilir, şuna veya buna cevap verebilir ve hatta kilitli parmaklarıyla yüzlerce yeminler edebilir ama Tanrı’nın özel emri olmadan hiç birine inanmak zorunda hissetmeyiz.
Adı geçen tüm vizyonlar doğruyu söylemezler. Ancak doğru kehanetler gerçek kaynağa bağlanırlar ve hiç bir kahin-peygamberle çelişkileri yoktur. Peki, kahinler sahip oldukları bilgeliği ve bilgiyi nereden aldılar, sayesinde ruhsal ve doğaüstü vizyonlar aldıkları Tanrı Sırlarının pınarı nerededir? Öncelikle gerçek kaynağı, temeli bulmalı ve ona itimat etmeliyiz, o da Rabbin kelamıdır ve Onun emridir, bu yüzden Tanrı’ya her gün dua edilmelidir. Ve belki de o zaman, söz verdiklerinin tümünü bize armağan edecektir.
Ölülerin mesajlarını ileten başka rüyalar da var. Elli veya yüz yıl evvel hayatlarını kaybeden insanlar, rüyalarımızda ruhsal olarak görünebiliyorlar. Çoğu kişi bu rüyaları yorumlamaya çalıştığı için bu vakalara önem atfetmek gerekir, ancak şimdilik ayrıntılara girmekten imtina etmelyim. Öte yandan, bir şeyi söylemeden geçemeyeceğim. Böyle bir hayalet teşrif ettiğinde, neler söyleyip neler gösterdiğine dikkat edilsin, kulak verilsin ve söylediklerine kurgu veya hayal gözüyle bakılmasın. İnsan, rüyadayken de gündüz bilincini koruyabilirse ve ruha sorular sorabilirse, dilediği bir konudaki gerçekleri öğrenebilir. Fakat bu mevzuda daha derine gitmeyelim.
Kaynak:
MAJİK ARHİDOX/ I, II
Simya ve Maji
PARACELSUS